KORKULERLILERIN YERI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

KORKULERLILERIN YERI

Insan olan ve soyleyacek veya paylasacak dusuncesi olanlarin yeri.
 
PortalAnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapkorkuler

 

 CİLT SORUNLARI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
PIR KIZI




Mesaj Sayısı : 83
Kayıt tarihi : 27/02/08

CİLT SORUNLARI Empty
MesajKonu: CİLT SORUNLARI   CİLT SORUNLARI Icon_minitimeCuma Mart 14, 2008 11:44 am

AŞIRI TERLEME
KAŞINTI
AĞIZ YARALARI...VB AŞIRI TERLEME
Terleme vücut sıcaklığını ayarlamak için gerekli bir işlevdir.
Vücudun kendisini soğutmak için günde 4-5 defa terlemesi normal olarak kabul edilir. Terlemenin günlük hayatı etkileyecek derecede fazla olmasına hiperhidroz (aşırı terleme) adı verilmektedir.

Aşırı terleme olan kişilerde ter bezlerinin yapısında, sayısında ve büyüklüğünde bir anormallik yoktur. Ter bezinin normal duygusal ve fiziksel uyarılara karşı cevabında ve ter üretiminde bir artış vardır.

olumsuz etkİlerİ

Aşırı terleme fiziksel sıkıntılar yanında sosyal kısıtlamalara ve psikolojik etkilere, mesleki işe ve günlük yaşama çok olumsuz etkilere neden olabilir.


  • Kişişel görüntüsünü,
  • Başkalarıyla ilişki kurmasını,
  • Ruhsal sağlığını,

    • Endişe, Can sıkıntısı
    • Stres, Huzursuzluk
    • Utanma, İçe kapanma
    • Güven azalması, Depresyon

  • İş, meslek ve kariyer seçimini,
  • Yaşam kalitesini bozar.
  • sIkIntIlar

    ETS yapılan hastalarda hayatın kalitesine etkileri:

    Günlük işleri etkileme %95
    Sosyal sıkıntılar %90
    Psikolojik zorluklar %40
    sosyal fobİ

    Sosyal fobi olan kişilerde, utanç veya rezil olma korkusu; bu kişilerin sosyal ve kamusal deneyimlerden kaçınmalarına neden olur. Bu tür durumlardan kaçmazlarsa, bu duruma katlandıkları sırada şiddetli iç sıkıntısı yaşayabilirler. Sosyal karşılaşmalardan önce aşırı endişe de gözlenebilir. Sosyal fobi aşırı terleme ve yüz kızarması ile birlikte birlikte olabilir.
    Aşırı terleme ve sosyal fobinin birlikte olduğu hastalarda aşırı terleme ve yüz kızarması belirtileri tedavi edilerek, sosyal fobi üzerinde de pozitif bir etki yaratabilmek mümkündür.


  • sIkIntIlar

    ETS yapılan hastalarda hayatın kalitesine etkileri:

    Günlük işleri etkileme %95
    Sosyal sıkıntılar %90
    Psikolojik zorluklar %40
    sosyal fobİ

    Sosyal fobi olan kişilerde, utanç veya rezil olma korkusu; bu kişilerin sosyal ve kamusal deneyimlerden kaçınmalarına neden olur. Bu tür durumlardan kaçmazlarsa, bu duruma katlandıkları sırada şiddetli iç sıkıntısı yaşayabilirler. Sosyal karşılaşmalardan önce aşırı endişe de gözlenebilir. Sosyal fobi aşırı terleme ve yüz kızarması ile birlikte birlikte olabilir.
    Aşırı terleme ve sosyal fobinin birlikte olduğu hastalarda aşırı terleme ve yüz kızarması belirtileri tedavi edilerek, sosyal fobi üzerinde de pozitif bir etki yaratabilmek mümkündür.



  • NORMAL



  • TERLEME
    İnsan vücudunda yaklaşık 4 milyon ter bezi bulunmaktadır. Bunların yaklaşık 3 milyonu kokusuz, berrak bir sıvı salgılayan ter bezleridir. Berrak ter salgılayan bezlerin çoğu eller, ayak tabanı ve yüz bölgesinde bulunur. Koyu kıvamlı ve kokulu ter salgılayan ter bezleri ise koltuk altı ve genital bölge gibi belirli yerlerde bulunur. Koltuk altlarında berrak ve kıvamlı ter salgılayan ter bezi sayıları eşit olmasına karşın, diğer bölgelerde berrak ter salgılayan ter bezi sayısı on kat fazladır.
    Terlemenin temel fonksiyonu vücut sıcaklığının ayarlanmasıdır. Berrak ter salgılayan ter bezlerinden salgılanan sıvı (ter) buharlaşma yoluyla uçarak vücudun soğutulmasına yardım eder.
    Vücut ısısı beynin hipotalamus bölgesindeki ısı düzenleme merkezi tarafından kontrol edilir. Bu işlem berrak ter salgılayan ter bezlerinden ter atılması ve cildin kan akımı düzenlenmesiyle yapılır. Bu merkez sadece vücut sıcaklığına duyarlı değildir. Duygusal ve fiziksel aktiviteler, hormonlar ve içsel ısıyı artıran maddeler de ısı düzenleme merkezini etkilerler.
    Eller ve ayaklardaki ter bezleri birincil olarak duygusal uyarılarla (stres, heyecan, kaygı, sinirlenme) çalışmasına karşılık, koltuk altı ter bezleri hem duygusal hem de ısı düzenleme uyarılarıyla çalışırlar.
    Beynin ısı düzenleme merkezinden çıkan uyarılar; otonom (istemsiz) sinir sisteminin bir bölümü olan sempatik sinir sistemi tarafından derideki ter bezlerine iletilir ve ter salgılanır. Berrak ve kıvamlı ter salgılayan her iki tür ter bezleri de sempatik sinir sistemi tarafından uyarılır.



  • Kaşıntı
    Kaşıntı nedir?
    Kaşıntı kaşınma arzusu uyaran bir duygudur. Kaşıntı kişiyi oldukça rahatsız edebilir. Şiddetli olduğunda uykusuzluğa, gerginliğe ve depresyona neden olabilir. Kaşıntının gerçek nedeni bilinmemektedir. Derideki sinirler etkilenerek, histamin adlı bir kimyasal salgılanınca, beyinde kaşıntı duyusunu oluşturur. Kaşıntı bazen bir cilt hastalığı ile birlikte olabilirken, bazen de bir iç hastalığının belirtisi olabilir. İç organ hastalığı bulunmayan diğer kaşıntılı hastalarda kaşıntının nedeni psikolojik olabilir.

    Kimlerde kaşıntı vardır?
    Kaşıntının çok belirgin rahatsızlık verdiği bir çok deri rahatsızlığı vardır. Örneğin kurdeşen, su çiceği ve egzema da kaşıntı vardır. Bazı deri hastalıklarında ise döküntü olmadan kaşıntı olabilir. Yaşlılarda görülen kuru deriye bağlı kaşıntı bunun bir örneğidir. Bu kaşıntı özellikle kışın atar ve deride başka bir bulgu yoktur. Kaşıntının nedeni genellikle kuru cilt olmakla birlikte bazen kaşıntının nedeni bir iç hastalığı da olabilir. Derinin uyuz gibi bazı parazitik hastalıklarında da oldukça kaşıntı mevcuttur. Dermatoloji uzmanları bu hastalıklara muayene ile kolaylıkla tanı koyabilirler. Eğer bir bende kaşıntı var ise bu benin kansere dönüştüğünün bir belirtisi olabilir. Bu durumda tanı koyabilmek için biyopsi yapmak gerekebilir.

    Kaşıntıya neden olabilecek bir çok iç hastalığı vardır. En sık rastlanılan böbrek yetmezliğine bağlı kaşıntıdır. Hepatit C yi de içeren karaciğer rahatsızlıkları, guatr ( tiroid bezinin fazla veya az hormon salgılaması) da kaşıntı nedenleri arasındadır. Demir eksikliği, polistemia vera ve multibl myeloma gibi kan hastalıklarında da kaşıntı olur. Ara sıra lenfomalarda da kaşınyı görülebilir. İnme gibi nörolojik tablolarda da kaşıntı olabilir.
    Kaşıntı nasıl tedavi edilir?
    Doktorunuz öncelikle kaşıntının nedenini araştırır. Dikkatli bir cilt muayenesi, kan testleri, gerekirse biyopsi yapar. Eğer kaşıntı egzema veya kurdeşen denen bir cilt hastalığından kaynaklanıyorsa bu hastalıkların tedavisi kaşıntıyı giderir. Eğer hastalık bir iç hastalığından kaynaklanıyorsa kaşıntı giderici haplar ve ultraviyole tedavisi kullanılır. Kaşıntının bir çok nedeni olmasına rağmen bir çok tedavisinde temel bir kaç uygulama vardır. İlk olarak sıcak banyo ve duş yasaklanmalıdır. Hafif ve ince kıyafetler ve serin bir ortam kaşıntınıyı azaltır. Sabunlar derinizi kuruturlar, bu nedenle hassas ciltler için olan uygun sabunları kullanınız. Banyoda iyi durulanınız, sabun artığı kalmamasına dikkat ediniz. Banyodan çıktıktan 2-3 dakika içinde nemlendirici uygulayınız. Su çiçeği ve böcek ısırıklarına bağlı su kabarcıklı hastalıklarda kalamin içeren losyonlar iyi gelebilir. Kaşıntı oldukça rahatsızlık verebilen bir durum olabilmekle beraber genelde tedaviye iyi cevap verir.




En son PIR KIZI tarafından Cuma Mart 14, 2008 11:49 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.alevi.dk
PIR KIZI




Mesaj Sayısı : 83
Kayıt tarihi : 27/02/08

CİLT SORUNLARI Empty
MesajKonu: Geri: CİLT SORUNLARI   CİLT SORUNLARI Icon_minitimeCuma Mart 14, 2008 11:46 am

AFT ve UÇUK
Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, dil üzerinde, yumuşak damakta, farenkste, diş eti üzerinde görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır. Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. Aft genellikle tek olarak seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.
Aftın oluş nedenini belirlemek için çeşitli araştırma yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok faktör faktör saptanmasına karşın oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir.
Bu nedenle aft oluşumunu hızlandıran ve iyileşmesini geciktiren faktörlerden bahsetmek mümkündür.
Aft oluşumunda hangi faktörler önemlidir?


  • STRES
    Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri arasında kabul edilen stres aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir.

    Hanımlarda premenstural gerginlik(adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran faktörlerdendir.

  • YİYECEKLER
    Turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, tuzlu ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş edebilen yiyecekler aft oluşumunu hızlandıran önemli faktörler arasında sayılmaktadır.Bunların yanı sıra bazı bünyeler için alerjik olabilen kara buğday, çavdar, arpa, çikolata, fındık, kabuklu deniz hayvanları, soya, domates, bazı patlıcan, elma, incir, peynir gibi yiyecekle.de aft oluşumunu hızlandırırlar.

  • TRAVMA
    Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi ve yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi adapte olmayan protezlerin neden olduğu vuruklar aft için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar.

  • DİŞ MACUNU
    Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına katılan "sodyum lauryl sulhate" ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici bir kimyasaldır. SLS bu özelliği ile aft oluşumu üzerine direkt etkili olan bir maddedir.

    Özellikle aft sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda (%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir. (Tom's of Maine Natural Toothpaste , Oral-B Sensitive Fluoride Toothpaste.)

  • SİSTEMİK HASTALIKLAR
    Behçet Hastalığı: Genital ülser, konjuktivit, retinit, lokositoz gibi, birçok sistemik belirtiler yanında ağız içerisinde oluşan tekrarlayıcı aftlarla kendini gösteren bir hastalıktır.

    Birçok malign ve otoümmin hastalıklarla birlikte de tekrarlayıcı aftlar görülebilmektedir.

  • DİĞER NEDENLER
    B12 vitamini ve demir noksanlığı,sigara içme, tütün çiğnemenin gibi alışkanlıkların de aft oluşumuna katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir.

  • Tedavi
    Aftlar herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 gün sonra kendiliğinden iyileşmektedir. Aft sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir periyot geçirmeleri mümkündür:


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.alevi.dk
PIR KIZI




Mesaj Sayısı : 83
Kayıt tarihi : 27/02/08

CİLT SORUNLARI Empty
MesajKonu: Geri: CİLT SORUNLARI   CİLT SORUNLARI Icon_minitimeCuma Mart 14, 2008 11:47 am

Ağrıyı azaltmak ve iyileşme periyodunu kısaltmak için:


  • Sıcak, asidik ve tahriş edici gıdalardan kaçınılmalır.
  • "2% hydrogen peroxide" solusyonuna batırılan pamuk yada gazlı bez ile aft bölgesi temizlenebilir.
  • Su ile karbonat karışımından hazırlanan ince yapılı bir krem aft üzerine sürülebilir.
  • Yarım bardak suya yarım kaşık tuz ilavesi ile elde edilen solusyonla günde üç kez gargara yapılabilir,
  • Yemeklerden önce aft bölgesine "xylocaine" solusyonu ya da ağız için hazırlanmış anestezik kremler uygulanabilir.
  • Aft üzerine uygulanacak "orabase", "Gly-oxide", "Cankaid","Ambesol" gibi ağız içi kremler uygulanabilir.
  • "sucralfate" tableti ılık suda eritip gargara yapılabilir.
  • Özellikle aftı başlangıç aşamasında "tetrasiklin" tableti suda eriterek elde edilen solusyon ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.
  • Gene aftın başlangıç safhasında bölgeye bir topikal steroid "%0.1 lik triamcinalone" uygulanması ya da steroidli bir gargara "betamethasone syrup" ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.
  • "Chlorhexadine" gargaralar iyileşme periyodunu kısaltır.
  • "Tetrasiklin" şurup la hazırlanan 12,500 unite "nystatin", 1.25 mg "diphenhydramine", ve 0.25 mg/m "hydrocortisone" karışımı 'shotgun' solusyonu olarak kullanılabilir.


AFT (canker sores=mouth ulcers) ile UÇUK (fever blisters=cold sores) arasındaki farklılıklar:
Aft ile uçuk genellikle aynı belirtileri gösterdikleri için birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak aralarında birçok temel farklılık vardır:
AFT
1. Kesinlikle ağız içersinde oluşur.
2. Bulaşıcı değildir.

3. Aftın oluşmasına virüsler neden olmaz.

UÇUK
1. İçi su toplamış küçük kabarcıklar (blisters) şeklinde başlar.
2. Nadiren ağız içerisinde olsalar da genellikle ağız dışında meydana gelirler. Aft ağız içerisinde tüm bölgelerde olabilmesine karşın uçuk genellikle ağız içerisinde damak tavanı gibi hareketsiz bölgeleri tutar.

3. Bulaşıcıdır.

4. Virüsler tarafından meydana getirilir.

UÇUĞUN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Uçuk çıkmadan önce kendini belli eder (0-24 saat önceden); karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama hissedilir. Bunu o bölgenin kızarması, şişmesi ve daha sonra da içi sıvı dolu kabarcıkların ortaya çıkışı izler. Bu kabarcıklar konuşurken, gülerken, yiyip içerken acı ve ızdırap verir. Zamanla kuruyup çatlar, sızıntı yapar ve açılarak görüntüyü bozan çirkin bir yara haline gelir.

NASIL BULAŞIR?
Uçuk, ön belirtileri ile açık yaranın kapanması süresi arasında bulaşıcıdır. Uçuğu olan bir kişinin kullandığı, havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalardan ve uçuklu kişinin öpmesi sonucu bulaşır. Uçuk virüsü (Herpes simpleks) ile insan genellikle ilk defa küçükken (0-5 yaş) tanışır. Uçuğu olan aile bireylerinden birinin “Sevgi dolu” öpücüğü sonucunda uçuk virüsü vücuda girer. Çoğunlukla fark edilmeyen küçük kızarıklıklar şeklinde ortaya çıkar; ağız içi, diş etleri ve dudaklar enfekte olur. Ama kimi hassas bünyelerde ciddi enfeksiyon şeklinde görülebilir.

DİKKAT! UÇUK BULAŞICIDIR!


  • Uçuğa dokunulmamalıdır. Dokunulursa eller çok iyi yıkanmalıdır.

  • Bayanlar makyajlarını çıkarırken özellikle çok dikkat etmelidirler. Kesinlikle gözlere dokunulmamalıdır.

  • Özellikle bebekler, çocuklar ve diğer insanlar öpülmemelidir.

  • Uçuklu insanın kullandığı havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalar ayrılmalı ve başkalarının kullanmasına izin verilmemelidir.

  • Yerken, içerken kullanılan malzemeler özellikle çocuklar ile paylaşılmamalıdır.

  • Uçuk ve uçuk yarasının kabuğu ile oynanmamalıdır. (Parmaklara uçuk virüsü bulaştırırken, uçuk yarasına da diğer mikroplar bulaştırılmış olur.)
  • NİÇİN NÜKSEDER?
    Uçuk virüsü (Herpes simpleks) vücuda girip ilk enfeksiyonu yaptıktan sonra o bölgedeki isnir düğümüne girip yerleşir ve istenmeyen bu misafir, vücudun zayıf düştüğü durumlarda çoğalır ve uçuk çıkar.

  • Stres

  • Aşırı yorgunluk, uykusuzluk

  • Aşırı güneş ışığı ve UV ışınları

  • Diğer enfeksiyonlar

  • Adet dönemi, hamilelik gibi durumlarda virüs aktif hale geçebili
    KONTROL EDİLEBİLİR Mİ?

    Öncelikle uçuğun nüksetmesine sebep olan durumlardan sakınmak gerekir. Örneğin strese bağlı olarak gelişir ise; stresimizi azaltacak gevşeme tekniklerini öğrenmek. Yorgunluk ve uykusuzluk sebep ise; dinlenmek ve iyi uyumak. Güneş sebep oluyor ise; dudaklar için koruyucu krem ya da yüksek koruma faktörlü güneş yağı kullanmak ve şapka ile yüzü güneşten korumak gerekir. Tüm alınan önlemlere rağmen uçuk yine de nüksedebilir.
    Ön belirtiler (karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama) hissedildiğinde o noktaya kısa aralarla antiviral bir uçuk kremini uygulamak gerekir. Uçuk ya hiç çıkmayacaktır ya da çıksa bile hafif seyredecektir.

  • EN ETKİLİ ŞEKİLDE NASIL TEDAVİ EDİLİR?
    Önceden bazı madde ve ilaçlar uçuğun verdiği rahatsızlığı azaltmak için kullanılmıştır:

  • Alkol ve antiseptik ilaçlar, Uçuğun üzerindeki bakteri enfeksiyonunun gelişmesini engeller

  • Ağrı kesici ilaçlar; Uçuğun sebep olduğu ağrıyı azaltır.


  • Buz uygulamak; Ağrı azaltılabilir

  • Oysa günümüzde etkili tedavide kullanılan antiviral uçuk kremleri, deriden geçerek uçuk virüsüne (Herpes simpleks) etki eder ve deriye zarar vermelerini engeller
    KİMLER ÖZELLİKLE RİSK ALTINDADIR?

  • Sık sık veya uzun süreli olarak uçuk çıkıyorsa (Örneğin tedaviye rağmen 10 günden daha uzun süre devam ediyorsa)

  • Uçuk, bir bebekte ya da 6 yaşından küçük bir çocukta çıkmışsa

  • Dudak, ağız ve burun çevrenizin dışındaki vücut bölgelerinde, özellikle de gözlerinizde, parmaklarınızda ya da cinsel organınızda uçuk çıkmışsa

  • Uçuk ile birlikte baş ağrısı, ateş ve kas ağrısı gibi başka şikayetleriniz varsa

  • Uçuk sarı renkte cerahatli ise


  • Bağışıklık sisteminizi baskı altına alan ilaçlar, örneğin kortizonlu ilaç kullanıyorsanız


  • Bağışıklık sisteminizin zayıflığı (yani bulaşıcı hastalıklarla mücadele etme gücünüzün azalmış olması) nedeniyle tıbbi kontrol altındaysanız.

  • Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    http://www.alevi.dk
     
    CİLT SORUNLARI
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    KORKULERLILERIN YERI :: SAGLIK :: HASDALIKLAR-
    Buraya geçin: